Avrupa ve Amerika’nın bitmek bilmeyen aç gözlülüğü,
Bencillik ve ağızlarından salya akmasına sebep olan iştahı,
Yaşadığımız gezegeni her geçen gün yaşanmaz hale getiriyor.
Bizler ise bu durumu sadece seyrediyoruz maalesef,
Suriye’de öldürülen kadınları, Filistin’de katledilen çocukları,
Yerle bir edilen Irak’ı, atılan fosfor bombalarını hepsini izliyoruz.
Pişkince kanal değiştiriyoruz, çayımızdan bir yudum daha alıyoruz,
En vicdanlımız bela okuyup, kardeşlerimize dua ediyoruz.
Bu ateşin bir gün bize dokunacağına hiç ihtimal vermiyoruz,
Bir gün birilerinin de akşam haberlerinde bizi izleyebileceğini,
Bomba atılan evlerin bizim evlerimiz olabileceğini,
Öldürülen çocukların bizim çocuklarımız olabileceğini,
Kısacası bir gün Türkiye’nin savaşa gireceğini hiç kabullenemiyoruz.
Ölüme gülerek giden Türkler olarak nam salan bizler,
Şimdilerde aman canım Amerika ile savaşa girilir mi?
Adamların teknolojisini görmüyor musunuz?
Sadedinde açıklamalarla hatta daha beterleriyle reddediyoruz savaşı.
Kimse savaş çıksın istemez, kimse kan dökülsün, insanlar ölsün istemez,
Fakat bizden de sadece düşmanlarımızın gücü ve teknolojisi sebebiyle,
Onlardan korkmamızı, savaşa hayır demememizi beklemeyin!
Benim de üç tane evladım var, bu ülkede kan dökülsün, savaş çıksın,
Başımıza bombalar yağsın elbette ki istemem.
Bizler ahiret inancı olan insanlarız, yarın Hakkın huzuruna çıktığımızda,
İsrail bombaları ile can veren Filistinli Zeynep’e ne diyeceğiz?
Rusya’nın mermileri ile hayatını kaybeden Türkmen Ahmet’e ne cevap vereceğiz?
Allah’ın varlığına ve ölümden sonra sonsuz bir hayat olduğuna,
Cennet ve Cehennemin olduğuna inanan insanlar ölümden korkmazlar.
Allah şahit olsun ki biz de ölümden korkmuyoruz,
Her gün Dünya’nın sonuna doğru yaklaştığımız şu günlerde,
Emaneti Allah’a sıcak yataklarımızda teslim edenlerden olmak ta istemiyoruz.
Ne mutlu ahirete yüz akı ile göçebilenlere…