YUSUF’UN GÖMLEĞİ!!!

Hazret-i Yûsuf büyüdü, gelişti ve güzelliğiyle gösterişli bir genç oldu. O’nun bu hâli, yaşadığı evin hanımı olan Züleyhâ’da kendisine karşı farklı düşüncelerin belirmesine sebep oldu.

Kur’ân-ı Kerîm’de Allâh Teâlâ şöyle buyurur:

“O, kemâl çağına geldiğinde kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte muhsinlere biz böyle karşılık veririz.”(Yûsuf, 22)

 

Hâdise âyet-i kerîmede şöyle zikredilir:

“Derken, bulunduğu evin hanımı, Yûsuf’u kendisine bağlamak, onun nefsinden murâd almak istedi ve kapıları kapatarak:

«–Haydi gelsene bana!» dedi.

O ise:

«–Maâzallâh, (Allâh’a sığınırım!) Zîrâ kocanız benim velînîmetimdir, bana iyi davranıp güzel bir mevkî verdi. Gerçek şudur ki, zâlimler aslâ felâh bulmazlar!» dedi.

 

Doğrusu, hanım ona sâhip olmayı iyice aklına koymuş ve buna meyletmişti. Eğer Rabbinin bürhânını (delil ve yardımını) görmeseydi o da kadına meyledecekti. İşte böylece Biz fenâlığı ve fuhşu O’ndan uzaklaştırmak için bürhânımızı gösterdik. Çünkü O, bizim tam ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı.” (Yûsuf, 23-24)

 

Yûsuf -aleyhisselâm- Rabbinin bürhânını görünce, büyük bir korku içinde ve sür’atle kapıya koştu. Züleyhâ da arkasından O’nu takip etti:

 “İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın O’nun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında, birden, hanımın efendisi ile karşılaştılar! Kadın (hemen): «Zevcene kötülük etmek isteyenin cezâsı zindana atılmaktan, yâhud acıklı bir azaptan başka ne olabilir?!» dedi.” (Yûsuf, 25)

Azîz dedi ki:

“–Benim ehlime kötülük etmek isteyen kimdir?”

Züleyhâ, işlediği cürme ikincisini ekledi. Yûsuf’a iftirâ ederek:

“–Bu delikanlı nefsimden murâd almak istedi.” dedi.

Azîz, Yûsuf’a doğru döndü ve:

“–Ey delikanlı! Sana yaptığım ihsandan dolayı göreceğim karşılık bu muydu?!. Beni mahzûn etmemeliydin!” dedi.

Yûsuf -aleyhisselâm-, hâdisenin gidişâtı karşısında iftirânın zehrinden korunmak için doğruları anlatarak:

 “«Asıl kendisi benim nefsimden murâd almak istedi.» dedi. Kadının akrabâsından bir şâhid şöyle dedi: «Eğer(Yûsuf’un) gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, Yûsuf ise yalancılardandır. Yok eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir, Yûsuf ise, doğru söyleyenlerdendir.»” (Yûsuf, 26-27)

(Azîz) ne zaman ki, gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu gördü, o zaman (karısına) dedi ki: «Bu iş, siz kadınların tuzağındandır. Gerçekten de sizin tuzağınız çok büyüktür. Ey Yûsuf! Sakın sen bundan kimseye bahsetme! Ey kadın! Sen de günahından dolayı istiğfâr et. Sen gerçekten günahkârlardan oldun.»” (Yûsuf, 28-29 ¹

Arkadan yırtıldığı anlaşılan gömlek ve Allah’ın mucizesi ile dile gelen üç dört aylık bebek sayesinde Yusuf as’ın suçsuz olduğu anlaşılmıştı, gömleği arkadan yırtılmış, kendisinin saldıran değil kaçan olduğu anlaşılmıştı.

Maalesef ki günümüz Yusuflarının (gençlerinin) gömleklerinin önden yırtıldığını üzülerek görüyoruz.

Park bahçe köşeleri Yusufların iffetlerini bıraktıkları mekân haline gelmedi mi?

Hatta gömleği önden yırtık olmayanlar ayıplanır hale gelmedi mi?

Sadece karşı cinler ile değil ekranlar da yırtmıyor mu gömleklerimizi?

Kalbe açılan en büyük kapı olan gözlerden neler geçiyor?

Kurandan uzaklaşan bir nesil kendisini böylesine saldırılardan nasıl koruyacak?

Dili zikirden yoksun olan gençlerin nefsi nasıl terbiye olacak?

Allah yar ve yardımcımız olsun, cumanız mübarek olsun.

¹Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 2, Erkam Yayınları

Post Created 86

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Benzer yazılar

Begin typing your search above and press enter to search. Press ESC to cancel.

Üste dön