İnsanlar emek verdikleri, ter döktükleri alanlarda, kurum ve kuruluşlarda daha iyi vazifeler, daha güzel hizmet etme alanları elde etmek isterler, bu durum pek de tabii bir haldir, bu istek şeytani değil rahmani, nefsani değil rızayı ilahi kazanma amaçlıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken konu, bu istek karar vericiler tarafından karşılanmadığında, isteklinin hizmet edebileceği başka alanlar aramak yerine, hizmete küsmek, davaya sırt dönmek gibi menfi hallerle hallenmesidir.
Hayırlısı zuhur edendir, zuhur edende de bir hayır vardır derler, kişi gelişen durumda hayır aramalı ve bir işi bitirdiğinde bir diğerine yönelmeyi becerebilmeli.
Unutulmamalıdır ki! Ulubatlı Hasan’ın burçlara ilk sancağı ben diktim, dolayısıyla terfi alma hakkım olsa gerek deme nasibi olmamıştır.
Sen de bu davanın sancaktarı isen ilk oku yemeyi göze almalısın, makam ve mevki arzusunda olan nefsini oklarla şehadet şerbetini içmiş bir er’e dönüştür ki pek daha kıymetli manevi kapıların açılması nimetine eresin.
Bize kalemle yazmayı öğreten Rabbimize şükürler olsun.
